T24 Ankara
AYM, Gezi davasından 15 yıl hapis cezası alan TİP Milletvekili Can Atalay kararının uygulanmamasına ilişkin verdği ikinci ihlal kararının gerekçesiyle ilgili özeti, internet sitesinde paylaştı. AYM, Atalay ile ilgili ilk hak ihlali kararını uygulamayan ve Anayasa Mahkemesi üyelerini anayasaya aykırı davranarak suç işlemekle itham eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin anayasanın açık hükümlerini göz ardı ettiğini vurguladı. Bununla birlikte, kararda, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlalini denetlerken, hangi mercinin bu ihlali gidereceğini belirlemekle de yetkilendirildiğini, karara rağmen dosyayı Yargıtay’a gönderen yerel mahkemenin de anayasaya aykırı davrandığını belirtti. Yüksek Mahkeme kararında, “Kamu gücünün eylem, işlem ve ihmallerinin Anayasa’ya uygunluğunu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa’ya veya kanuna uygun olup olmadığını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmamaktadır” denildi. Kararda, “İlk derece mahkemesinin yetkisi dâhilindeki bir dosyayı Yargıtay’a göndermesiyle başlayan, Yargıtay’ın da Anayasa hükümlerini göz ardı ederek verdiği bir kararla şekillenen süreç Anayasa’nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuş ve neticede başvurucunun bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline yol açmıştır” ifadelerine yer verildi. AYM’nin gerekçeli kararının ise gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) basın duyuruları altında paylaşılan açıklamada, AYM’nin ihlal kararının ardından Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin konuyu tekrar görüşmesine dair ifadelere yer verildi. Açıklamada, şöyle denildi:
“Kamu gücünün eylem, işlem ve ihmallerinin Anayasa’ya uygunluğunu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa’ya veya kanuna uygun olup olmadığını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmamaktadır.
Anayasa ve kanunlar Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirme yükümlülüğü altında olan kamu makamlarına ve somut olayda ilk derece mahkemesine dosyayı farklı bir yargı merciine gönderme yetkisi vermediği gibi herhangi bir yargısal makamı da Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışma konusunda yetkilendirmemiştir. Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri kapsadığı gibi ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak merciin belirlenmesini de kapsar. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasının reddedilmesi ve hukukun emrettiği yöntemler izlenerek ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmaması Anayasa’nın 153. maddesinin sözüyle açıkça çelişen, anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum ve uygulama olmuştur.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin yetkisi dâhilindeki bir dosyayı Yargıtaya göndermesiyle başlayan, Yargıtayın da Anayasa hükümlerini gözardı ederek verdiği bir kararla şekillenen süreç Anayasa’nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuş ve neticede başvurucunun bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline yol açmıştır.”
Ayrıntılar geliyor…