child porn bonusu veren HD siteler milf bonusu siteleri deneme Free Sex Bonusu Veren HD Siteler

Arıtma suyundaki mineral kaybına son! Ölçe ölçe formülü buldu: ‘1-2 kaşığı yetiyor’

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Son yıllarda temiz içme suyuna ulaşmak isteyenlerin tercihi su arıtma cihazları oluyor. Ancak arıtma kullananların kafasını ‘Acaba içtiğim su minerallerden fakir mi?’ sorusu kurcalıyor. Çünkü bu konuyla ilgili uzmanlar, “Suyu gerçekten arıtıyor. Kimyasal olarak suyun arıtılması, suyun içindeki bütün kimyasalların uzaklaştırılması anlamına geliyor’ düşüncesini savunuyor. Arıtma firmaları ise suyun mineral değerinin kaybolmadığını, doğal filtrelerle yeniden mineral eklediklerini iddia ediyor. Peki, arıtma suyu cihazlarındaki mineral kaybı sorunu nedir?

‘SUYUN TDS EN AZ 100 MİLİGRAM OLMALI’

Uzun süredir Instagram sayfasında paylaştığı bilgilendirici içeriklerle dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya, arıtma sularıyla ilgili uzun yıllardır en çok tartışılan konunun mineral kaybı olduğuna değinerek, “Arıtma cihazlarındaki arıtıcı filtreler zararlı maddeleri olduğu gibi sudaki faydalı mineralleri de süzüyor ve geriye mineral değeri oldukça düşük bir su kalıyor. Suyun mineral yoğunluğunu veren temel parametre ise TDS değeri. Bu değer çok basit bir araçla ölçülebiliyor. Bu ölçüm suyun içindeki kalsiyum, magnezyum, bikarbonat gibi minerallerin toplamını ifade ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) arıtılmış suları inceleme raporlarında; sudaki TDS değerinin özellikle litrede 75 miligramın altında olmasının ve uzun süre bu şekilde tüketilmesinin kalp damar hastalıklarındaki risk artırdığını ortaya koyuyor. Özellikle kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin eksik olması bu risk artışında çok etkili oluyor. DSÖ raporlarında, sağlıklı suyun mineralce zengin olması gerektiği ve TDS değerinin en az 100 miligram olması gerektiği belirtiliyor. İdeali ise 200 miligram / litre olmalı” açıklamasını yaptı.?

“Bazı arıtma su markaları, cihazlarında doğal filtreler (Hindistan cevizi kabuğundan yapılanlar gibi) olduğunu ve arıtma sonrasında elde edilen suya bu filtrelerce yeniden mineral eklendiğini iddia ediyor. Bu şekilde mineral kaybının önlendiğini bir pazarlama stratejisi olarak kullanıyorlar. Ben bir hekim olarak, 15 yıldır doğal mineral ekleme filtresi de olduğunu iddia eden ünlü bir markanın arıtma suyunu kullanıyorum. Bu konuyla ilgili merakımı ve araştırmalarımı derinleştirdiğimde, TDS ölçen cihazla evimde arıtmadan aldığım suyun mineral değerini ölçtüm. Çeşmeden aldığım suyun TDS değeri 134 geldi. Arıtma sonrası bu değer 12’ye düştü. Mineral eklenmesi olayının tamamen balon olduğunu bu şekilde tespit ettim. İlgili firmaya ulaşmaya çalıştım ama hiçbir açıklama yapılmadı. Arıtma cihazlarında pazarlama yaparken suya faydalı mineralleri geri eklediğini söyleyen firmalardan, arıtma sonrası TDS değer ölçümü yapmalarını talep edin.” – Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya

EN SAĞLIKLI SU HANGİSİ?

En sağlıklı su, ulaşabildiğimiz en temiz sudur” diyen Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya, “Yani suya kesinlikle  mikroorganizma bulaşmamalı. Su asla ağır metal ve çevresel atıklarla kirlenmemeli. Gönül isterdi ki çeşmelerimizden akan suyun temizliğine güvenelim. Ankara’da yaşıyorum ve çeşmemden akan sudan bunun analizini yapamadığım için ben güvenemiyorum. Bu durumda geriye damacana, pet şişeler ve arıtma seçenekleri kalıyor. Damacana ve pet şişelerde bekleyen sularda mikroplastik, BPA gibi kanserojen maddelerin bulaşı söz konusu. Özellikle pet şişelerin sıcağa maruz kalmasıyla, suya geçen mikroplastik ve zararlı kimyasalların miktarı artıyor. Bugün pek çok market önünde, depolama şartlarında pet şişede suların güneş altında bekletildiğine şahit oluyoruz” açıklamasını yaptı. 

‘ARITILAN SU AĞIR METAL VE MİKROPLASTİK İÇERMİYOR’

Yapılan çalışmalarla, doğmamış bebeğin plesentasından anne sütüne, boyun damarlarından beyne atan pıhtının içeriğine kadar pek çok yerde mikroplastik kalıntıların tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Bozkaya, “Mikroplastik maruziyetimiz bu kadar çokken nereden maruziyeti azaltırsak o kadar kâr oluğunu düşünüyorum. Bu anlamda plastikte bekleyen suları da eledik. Geriye temiz su kriterinde ağır metal ve mikroplastik gibi kirleticilerden arındırdığından emin olduğumuz arıtma sular kalıyor” görüşünü savundu.

“Son zamanlarda bir pazarlama stratejisi haline gelen suyun alkali hale getirilmesinin de sanıldığı gibi bir faydası yok. İnsanda pH 7.35 – 7.5 gibi sıkı bir aralıkta tutulur. Bu pH’ın sabit tutulması için vücut sürekli kendi tamponlama sistemini kullanır. Dışarıdan aldığınız karbonat ekleyerek alkali hale getirdiğiniz bir suyun kan pH’ını tamponlama özelliği çok çok düşüktür. Kaynak sularından elde edilen yüksek pH’lı sular evet faydalıdır ancak bu faydanın esas nedeni pH değeri değil, mineralce zengin olmasıdır. Hatta bazı yayınlar, pH’ı 10 üzerindeki alkali su tüketiminin sağlıklı insanda zararlı olabileceğine dair görüşler belirtiyor. Alkali sıvıları bazı hastalıklarda kullanırız ancak sağlıklı bireylerde tüketiminin faydası gösterilmedi. Kötü beslenmeyle ortaya çıkan asit yükünü karbonatlı suyla tamponlayamazsınız. Vücudun asit yükünü artıran kötü beslenmeden uzak durmak daha akılcı bir yaklaşım.” – Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya

Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya’nın maden suyu ekledikten sonra yaptığı ölçüm

MİNERAL KAYBI SORUNUNU NASIL ÇÖZDÜ?

Arıtma cihazındaki suyun mineral değerini artırmanın mümkün olduğunu açıklayan Dr. Özlem Bozkaya, bunun için yapılması gerekenleri şöyle anlattı: “Arıtmadan aldığım 1 bardak suya, mineralce zengin 1 şişe maden suyundan 1-2 yemek kaşığı eklediğimde TDS değerinde belirgin yükselme saptadım. Kendimce bulduğum çözüm bu oldu. Arıtmadan aldığımız suya (1 litreye yaklaşık 10 yemek kaşığı olacak şekilde) maden suyu ekleyerek sürahiden veya şişeden kullanalım. Arıtma suyu kullananların gün içerisinde 1-2 şişe maden suyu tüketmesinin çözüm olabileceğini düşünüyorum. Şayet arıtma firmalarının arıtma sonrası güvenilir TDS ölçüm değerlerinde optimal rakamları görüyorsanız buna gerek kalmayabilir.”

‘GÜNDE 1 ŞİŞE MADEN SUYU TÜKETİN’

Arıtma cihazı kullananların arıtma sonrası alınan sudan TDS ölçümü istemesinin önemine değinen Dr. Özlem Bozkaya, içme suyu ile ilgili önerilerini şöyle sıraladı: “Önce temiz suya ulaşalım. Ağır metal ve mikroplastik gibi kirleticilerin olmadığı su, temiz sudur. Plastikte su tüketiminden kaçınalım. Arıtmadan elde edilen suyun TDS değeri 75’in (firma servisleri kontrollerde küçük bir cihazla bunu yapabiliyor) altında kalıyorsa mutlaka maden suyu ekleyerek tüketelim. Arıtma cihazı kullanan herkes günde 1 şişe maden suyu tüketsin.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir