Ali Kemal Erdem’in haberi
TÜSES’in Erdal İnönü’yü Anma Konferansı’nda “Türkiye’nin Sosyal Ekonomik Siyasal Fay Hatları, “Ekonomi, Büyüme, Sosyal Politikalar” oturumuna konuşmacı olarak katılan isimlerden biri de TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’dı.
Konuşmasına Erdal İnönü’yü anarak başlayan Turan’ın gündeminde yargıdaki krizde vardı. Sağduyu arayışında olunması gereken bir dönemde kutuplaşma ikliminden geçildiğine dikkat çeken Turan, “Toplumsal gruplar arasındaki gerilimleri giderme ihtiyacı sürerken, yargı gibi çok temel bir alanda kurumlar arası yükselen bir gerilime şahit olduk” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaşanan tartışmalarda, ülkemizin, yargı bağımsızlığından, çağdaş insan hakları hukukundan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarından, telafisi güç şekilde uzaklaşması riskini gözden kaçırmamalıyız. Hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının en sağlam şekilde yerleşmesini temenni ediyoruz.”
ENFLASYONU KONTROL ALTINA ALMAMIZ ŞART
Ekonomiye dair de değerlendirmeler yapan Turan, neredeyse son 10 yılda belirgin değişimler ve bu değişimlerle tetiklenen sonuçların tecrübe edildiğini söyleyerek şu tespitlerde bulundu:
“Enflasyon dinamiklerinin belirgin şekilde bozulması ile sonuçlanan bu süreçte, ihracat ve yatırım bacağında önemli bir ivme kaybı da yaşadık. Büyüme rakamlarında, özellikle 2020 yılından bu yana, aşırı tüketimin temel bileşen olduğunu görüyoruz. İhracatın yetersizliği, ithalatın aşırı artışı ve zayıf yatırımlar, büyümenin dengeli şekilde gerçekleşmesine engel oluyor. Bu durumun, Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda ihracat ve yatırımı destekleyen bir yöne dönmesi gerekiyor. Bunu elde edebilmek için ise, finansman koşullarında öngörülebilirliği sağlamamız ve en önemlisi enflasyonu kontrol altına almamız şart.”
Enflasyonla mücadelenin uzun soluklu ve sabır gerektiren bir süreç olduğunu kaydeden Turan, “Ekonomik istikrar ve öngörülebilirlik için atılan doğru adımların kararlılıkla devam ettirilmesi büyük önem taşıyor. Çünkü biliyoruz ki enflasyonu düşürmeden, ne sağlıklı bir büyüme patikasına oturuyoruz, ne de bir refaha erişiyoruz” dedi.
ÜCRETLİ KESİM ÖNEMLİ ALIM GÜCÜ KAYBINA UĞRADI
Toplam işgücü ödemelerinin milli gelir içinde 2019’da %31 olan payı, 2023 yılının 3. çeyreği itibariyle yüzde 28’e gerilediğini kaydeden Turan şöyle konuştu:
“2022 yılında gelir dağılımı eşitliği ölçütü Gini katsayısı 0,42’ye yükseldi. Bunlar, ücretli kesimin enflasyonla birlikte, önemli alım gücü kaybına uğradığına işaret ediyor.
Bununla birlikte, Orta Vadeli Program’da da değinildiği üzere, bütçe üzerinde önemli
yükler bulunuyor. 2023 yılının 3. Çeyreği itibariyle, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerinin yüzde 66’sını oluşturuyor olması, adaletsizlik koşullarını pekiştiriyor.”
GELİR DAĞILIMI 10 YIL ÖNCESİNE GÖRE BOZULMUŞ DURUMDA
Enflasyonist ortamda sadece ücretli çalışan kesimin değil, küçük esnafın, çiftçinin ve
emeklinin ekonomik gücünün de düştüğünü kaydeden Turan, “Gelir dağılımı 10 yıl öncesine kıyasla daha bozulmuş durumda. Bölgesel kalkınma bakımından eşitsizlikleri de bu durumdan ayrı düşünemeyiz. Gelir dağılımındaki dengenin daha da bozulduğu süreçler, toplumdaki eşitsizliklerin derinleşmesine neden olur. Bu nedenle, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri ortadan kaldırmaya odaklı sosyal politikaların, çok daha önem kazandığı bir zamandayız. Kayıtlı istihdamı artırmak, insana yakışır iş imkanları yaratmak ve istihdam sağlamak kritik önemde” diye konuştu.
patronlardunyasi.com