Georgieva, 9-15 Ekim’de Fas’ın Marakeş kentinde düzenlenecek “IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları” öncesi Fildişi Sahili’nin Abidjan kentinde yaptığı konuşmada, küresel ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Son yıllardaki şoklar karşısında küresel ekonomideki toparlanmanın devam etmesine rağmen “yavaş ve engebeli” olduğunu belirten Georgieva, “Dünya ekonomisi, kayda değer bir dayanıklılık gösterdi ve 2023’ün ilk yarısı büyük ölçüde hizmetlere yönelik talebin beklenenden güçlü olması ve enflasyonla mücadelede elde edilen somut ilerleme nedeniyle bazı iyi haberler getirdi. Bu da yumuşak iniş şansını artırıyor ama gardımızı düşüremeyiz.” ifadesini kullandı.
Küresel ekonomik büyüme hızı zayıf kalmaya devam ediyor
Georgieva, gelecek hafta açıklanacak ve küresel ekonomik büyüme tahminlerine yönelik güncellemelerin yer alacağı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na işaret ederek, küresel ekonomik büyümenin mevcut hızının oldukça zayıf kalmaya devam ettiğini, Kovid-19 salgınından önceki 20 yılın ortalaması olan yüzde 3,8’in altında olduğunu, orta vadede ise büyüme beklentilerinin daha da zayıfladığının görüldüğünü aktardı.
Büyüme dinamikleri arasında keskin farklılıklar olduğuna dikkati çeken Georgieva, ABD’den daha güçlü bir ivme geldiğini kaydetti.
Georgieva, Hindistan ve Fildişi Sahili de dahil olmak üzere bazı gelişmekte olan ekonomilerin “parlak noktalar” olduğunu ancak gelişmiş ekonomilerin çoğunun yavaşladığını dile getirdi.
Çin’de ise ekonomik faaliyetin beklentilerin altında seyrettiğine işaret eden Georgieva, birçok ülkenin “sönük” büyümeyle mücadele ettiğini aktardı.
2020’den bu yana küresel üretim kaybının 3,7 trilyon doları bulması bekleniyor
Georgieva, ekonomik ayrışmanın özellikle Afrika’dakiler dahil olmak üzere yükselen ve gelişmekte olan ekonomiler için büyüme beklentilerini daha da zayıflatma tehlikesi taşıdığını belirterek, “2020’den bu yana birbirini takip eden şoklardan kaynaklanan kümülatif küresel üretim kaybının 2023 itibarıyla 3,7 trilyon doları bulacağını tahmin ediyoruz.” dedi.
ABD’nin üretimin salgın öncesi seyrine döndüğü tek büyük ekonomi olduğuna işaret eden Georgieva, dünyanın geri kalanının hala trendin altında, en çok etkilenenlerin ise düşük gelirli ülkeler olduğunu kaydetti.
Georgieva, ekonomik ve finansal istikrarın güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, enflasyonla mücadelenin bir numaralı öncelik olduğunu dile getirdi.
Enflasyon, bazı ülkelerde 2025’e kadar hedefin üzerinde kalabilir
Merkez bankalarının kararlı adımları ve sorumlu maliye politikaları sayesinde enflasyonun çoğu ülkede düştüğünü belirten Georgieva, ancak bazı ülkelerde 2025’e kadar hedefin üzerinde kalmasının muhtemel olduğunu aktardı.
Georgieva, “Enflasyonla mücadelenin kazanılması, faiz oranlarının daha uzun süre yüksek kalmasını gerektiriyor.” dedi.
Ekonomide “yumuşak iniş” beklentilerinin çeşitli varlık fiyatlarının artmasına yardımcı olduğunu aktaran Georgieva, ancak enflasyonun hızlı bir şekilde yeniden yükselmesinin finansal koşulların keskin şekilde sıkılaşmasına yol açabileceğini kaydetti.
Georgieva, bankaların da baskılarla ve mali açıdan da önemli risklerle karşı karşıya olduklarına dikkati çekti.
“Üye ülkelere daha fazla destek” çağrısı
Uluslararası işbirliği yoluyla kolektif dayanıklılığın artırılmasının önemine işaret eden Georgieva, “En çok ihtiyaç duyduğumuz dönemde işbirliği zayıflıyor. Ticaret ve yatırım engelleri arttıkça, ülkeleri birbirine bağlayan köprüler aşınıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Georgieva, iklim değişikliği tehdidine karşı uluslararası işbirliğine duyulan ihtiyaca dikkati çekerek, dünyanın, kendilerinin neden olmadığı şoklarla mücadele eden savunmasız ülkelerin yanında durması gerektiğini ifade etti.
Ülkelerin borç sorunlarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak için de birlikte çalışılması gerektiğini vurgulayan Georgieva, gelişmekte olan ekonomilerin 5’te 1’inin ve düşük gelirli ülkelerin yarısından fazlasının yüksek borç riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Georgieva, yükselen ve gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için daha fazla şey yapılması gerektiğinin altını çizerek, “Bu nedenle küresel finansal güvenlik ağını acilen güçlendirmemiz gerekiyor.” dedi.
IMF’nin borç verme kapasitesinin mali piyasalar genişledikçe son yıllarda azaldığını ve borç alınan kaynakların payının giderek arttığını belirten Georgieva, bu açığı güçlendirmek için üye ülkeleri, IMF’nin kota kaynaklarını desteklemeye ve daha güçlü üyeleri Fon’un düşük gelirli ülkelere faizsiz kredi sağlama kapasitesine daha fazla destek vermeye çağırdı.