Öldürüp trafik kazası süsü vermişlerdi… ‘Gönlüm rahat’ dedi

​Kaza, geçen yıl 13 Ekim’de saat 23.00 sıralarında Akdam Mahallesi, Erenler Caddesi’nde meydana geldi. Eyüp Aslantürk yönetimindeki 50 SF 514 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu şarampole devrildi. Kaza yerine gelen sağlık ekiplerince yapılan kontrolde Aslantürk’ün yaşamını yitirdiği belirlendi. Eyüp Aslantürk’ün cansız bedeni, kaza yerindeki incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Kayseri Devlet Hastanesi’nin morguna kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

DARBEDİLEREK ÖLDÜRÜLMÜŞ

Cumhuriyet Başsavcılığı, kaza sonrası cinayet şüphesi nedeniyle soruşturmayı derinleştirerek çok yönlü çalışma başlattı. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerinin teknik takibi sonucu kazada hayatını kaybettiği düşünülen Eyüp Aslantürk’ün bir bağ evinin kömürlük olarak kullanılan deposuna götürüldüğü, burada ağzı bağlı olarak darbedildiği, göğsünde ve kaburgalarında kırıklar oluştuğu ve hayatını kaybettiği belirlendi. Ardından ise cansız bedeninin taşındığı otomobilinin vitesi boşa alınıp, şarampole itilip kaza süsü verildiği tespit edildi.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma tamamlanarak iddianame düzenlendi. Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Bahadır Erdoğan, Kadir Sıtkı Yıldız, Furkan Perçin ve Barış Gökçek ile tutuksuz sanıklar Meral T. ve Ahmet T. hakkında ‘tasarlayarak adam öldürme’ ve ‘yardım etme’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianamede; sanıkların güvenlik kameralarına yakalanmamak için arka yollardan Arslantürk’ün evinin bulunduğu yere gittiği ve plan doğrultusunda sanıklardan birinin evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiğinin de tespit edildiği belirtildi.

DAVA BAŞLADI

Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmalarına başlandı. Davanın ilk duruşmasında tüm sanıklar ile ölen Arslantürk’ün şikayetçi yakınları hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Bahadır Erdoğan, “Kesinlikle böyle bir şey yapmak aklımızın ucundan geçmedi. Ben, ‘Kılına bile dokunmayacaksınız’ dedim. Korkutup geri kendi aracıyla gitmesini istiyordum. Öldürme kastımız yoktu. Kayseri’yi avucumun içi gibi bilirim, öldürmeye kastımız olsaydı kameraların olmadığı yerlerden giderdim. Planlamadık, diğer sanıklarla benim iş yerimde oturuyorduk. Ben Erciyes’te çadır kurar uzun süre orada dururum. Olaydan 12- 13 gün önce oraya geldi. Annem hakkında ağır sözler söyledi, ağrıma gitti. Diğer sanıklara söyledim. ‘Benim namus meselem var. Kendi arabasıyla alıp korkutup geri bırakacağız’ dedim. Biz öyle yapacaktık. ‘Darp gibi şeyler olmayacağı için kimse anlamaz’ dedim. Sitede oturuyordu, komple sitenin elektriğini kestik. Aydınlık olsa etraftakiler görüp soracaktı, orada bizi tanıyan insanlar var. Aynı gün bağ evine götürme kararı aldık. Üzerimizde silah, bıçak sopa gibi bir şey yoktu. Annem ve babamın bu olayla bir ilgisi yok. Biz maktulle haddinden fazla yakındık. Onların gözü önünde olsun istemedim. Annemden ailesini yemeğe çağırmasını istedim. Diğer sanıkları olaydan önce ben götürdüm. Keşif yapmadık, sadece trafoya baktık. Aracını koyduğumuz yerin yanı uçurumdu. Biri görür yardım çağırır diye maktulü aracının şoför koltuğuna oturttuk. Biz cani değiliz. Eğer öldürmek gibi bir niyetimiz olsa evinin içinde yapar kaçar giderdik” ifadelerine yer verdi.

‘GÖNLÜM RAHAT’

Sanıklardan Kadir Sıtkı Yıldız ise “Trafoya müdahaleyi ben yaptım, elektrik kesildi. Bende kafa lambası vardı. Kapıyı çaldık, açtık içeri girdik. Arbede yaşandı. Bantlamaya çalıştık, beceremedik. Aracın anahtarını almasını istedik, onun aracıyla gidecektik. Binerken kendindeydi. Eldiveni çıkartıp nabzına baktım, yavaştı. Kardeşim de ben de yaklaşık 30- 40 dakika kalp masajı yaptık. Olay farklı şekilde gelişti. Ben sadece iyi niyetimle davrandım, pişman değilim. Hayata dönmesi için verdiğim çaba nedeniyle gönlüm rahat. Kimse beni zorlamadı ben de kimseyi zorlamadım. Aracının şoför koltuğuna oturttuk. Aracı tutmaya çalıştık tutamadık 10- 15 metre kadar uçurumdan düştü, durdu. Kalp rahatsızlığı olduğunu bilmiyordum” dedi.

Diğer sanıklar ise üzerlerine atılan suçlamaları reddederek beraatlerini istedi.

Ölen Arslantürk’ün şikayetçi eşi A.A. ise kocasının başka kadınlarla ilişkisi olduğunu iddia ederek, “Hiçbir şeyden haberimiz olmadı. Bir gün Meral T. yemeğe çağırdı. Önceden daha sık gider- gelirdik. Eşimin son zamanlarda bir gönül ilişkisi vardı. O da Meral T.’nin yakınlarından biri ama onun haberinin olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.

2 tanığın da dinlendiği duruşmada mahkeme heyeti, verdiği ara karar ile tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx